Fevzi Kemal Torun ile Kocaeli’ye Yönelik Bir Vizyonun İncelenmesi…

Kocaeli İçin Yeniden Doğuşun Zamanı Geldi

Yaklaşan yerel seçimlerle birlikte beklenmedik bir şekilde Londra’dan Kocaeli’ye dönerek bağımsız başkan adayı olan Fevzi Kemal Torun, Kocaeli’nin geleceğiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Şehrin karşılaştığı sorunlara ve potansiyeline dair derinlemesine analizler sunarak, Kocaeli’nin yeniden canlanması için atılması gereken adımları ve hedeflediği vizyonu detaylandırdı. Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak belirlediği stratejilerle, şehrin refahı ve gelişimi için kararlı bir şekilde çalışacağını vurguladı.

Kocaeli’de Aday Olma Nedeni: Bağımsızlık ve Şehre Bağlılık

Fevzi Kemal Torun, Kocaeli’nin sadece bir şehir değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi ve kimliği temsil ettiğini belirtti. Kendisinin yaklaşık 40 yılını bu kentte geçirdiğini, ailesinin, evinin ve dostlarının burada olduğunu vurgulayarak, Kocaeli’ne derin bir bağlılık duyduğunu ifade etti. 2005 yılında işyerini İstanbul’a taşıdığını ve son 7 yıldır Londra’da yeni bir şube açtığını ancak evinin, ailesinin ve dostlarının hala Kocaeli’nde olduğunu dile getirdi. Torun, şehre olan bağlılığı ve sorumluluğuyla bu göreve aday olma kararını aldığını belirtirken, geleneksel siyasi bağlantılardan bağımsız olarak hareket etme kararının, şehrin çeşitli kesimlerinden gelen talepleri dikkate alma isteğinden kaynaklandığını açıkladı. Kendi ifadesiyle, Kocaeli’nin çok kozmopolit bir şehir olduğunu ve bu durumda herhangi bir partiyle aynı saflarda olmayı arzulamadığını söyledi. Torun, bağımsız  aday olma kararı almasının, söyleyeceklerini bağımsız bir şekilde ifade etme isteğinden kaynaklandığını dile getirdi.

Torun, aslında bir “farkındalık adayı” olduğunu belirterek, Londra’da yaşamanın ve farklı bir perspektiften bakmanın kendisine şehre ve ülkeye dair daha derin bir kavrayış sağladığını ifade etti. Son 10 yılda Türkiye’den ve Kocaeli’nden birçok arkadaşının yurt dışına yerleştiğini ve birçoğunun yerleşme planları yaptığını söyleyerek, ülkenin son yıllarda demokrasi, eğitim ve adalet alanlarında ciddi sıkıntılar yaşadığını ve bu durumun toplumsal barışı ve uzlaşmayı da etkilediğini ifade etti. Torun, ekonomik sıkıntıların yanı sıra COVID-19 pandemisinin de Türkiye’yi ve Kocaeli’ni olumsuz etkilediğini dile getirerek, ülkenin ve tüm kentlerin zorlu bir süreçten geçtiğini söyledi. Geçen yıl yapılan seçimlerin ardından ülkenin ikiye bölündüğünü ve umudun kaybolduğunu söyleyen Torun, tüm bunları anlatmak ve farklı bir bakış açısı ortaya koymak için aday olduğunu belirtti.

Kocaeli’nin Sorunları ve Öncelikler: Adalet, Eğitim ve Kültür Endüstrileri

Torun, Kocaeli’nin karşı karşıya olduğu geniş bir sorun yelpazesine değinerek, şehrin önceliklerini belirlerken adil bir paylaşım olmazsa hiçbir sorunun çözülemeyeceğini vurguluyor. Bağımsız ve demokratik bir yerel yönetimin eşitlikçi ve sürdürülebilir bir yaklaşım benimsediğini belirten Torun, son beş yılda Kocaeli ve Türkiye’nin büyük kayıplar yaşadığını, sanata ve iş dünyasına yönelik baskılar olduğunu, kadınların ve gençlerin umutlarını yitirdiğini ifade ediyor.

EYT’lilerin sorunlarına da değinen Torun, alternatiflerin olduğunu ve özellikle kültür endüstrileri ve dijital teknoloji uygulamaları gibi katma değerli ürünlerin üretilmesinin şehrin kültürel potansiyelini harekete geçireceğini vurguluyor. Demokrasi ve adaleti şehre getirmek isteniyorsa, yol gösterici olunması gerektiğini, eşit yaklaşımda bulunulması ve belediyelerin kaynaklarının halka eşit şekilde dağıtılması gerektiğini savunuyor.

Torun’a göre, Türkiye’nin en önemli sorunu adalet çünkü adaletin olmadığı bir yerde demokrasinin, eğitimin ve barışın da olmayacağını ifade ediyor. Üretimin desteklenmemesi durumunda işsizlik ve enflasyonun artacağını, bu nedenle üretimi teşvik etmenin önemli olduğunu belirtiyor. Seçilmişlerin ve memurların politik olmaması gerektiğini düşünüyor.

Kocaeli’nin Geleceği ve Genç Girişimciler: Dijital Ekonomi ve Toplumsal Katılım

Torun, Kocaeli’nin geleceğini şekillendirecek faktörler arasında dijital ekonominin, kültür ekonomisinin ve genç girişimcilerin rolünü vurguluyor. Toplumsal katılımın artırılması, kadın haklarının güçlendirilmesi ve gençlerin politik süreçlere daha fazla dahil edilmesi gerektiğini savunuyor. Ayrıca, yeni medya platformlarının gençlerle iletişimde nasıl bir rol oynadığını da değerlendiriyor. Kocaeli, geçmişten bu yana kent medyasının güçlü olduğu bir kentti ve Torun, geçmiş yıllarda Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti’nde yönetim kurulu üyesi olarak da yer aldığını belirtiyor. Ancak günümüzde bu alanda bazı sorunlar olduğunu ve alternatif yazılar yazan, yeni ve farklı bir bakış açısı kazandıracak yayın kuruluşlarının maalesef yok olduğunu gözlemliyor. Alternatif medyanın eksikliğini vurgulayan Torun, belediyenin bu konuda taraf olduğunu ve yerel medyanın desteklenmesinin, kentte ticaretin ve iş dünyasının güçlenmesine olanak sağlayacağını düşünüyor.

Torun, 20 yıl önce bıraktığı esnaf arkadaşlarının hala aynı yerde olduklarına ve dünyanın hızla değiştiğini ancak onların durumunun aynı kaldığına dikkat çekiyor. İlerleme, istihdamı, mütevazılığı ve refahı birlikte getirebilir. Adil paylaşım ve eşit bölüşme veya kazan-kazan modeli denen ekonomik sistemin bu kente getirilmesi gerektiğini düşünüyor. Herkesin üretime katılması ve kazanması gerektiğini, bu şekilde kentin de kazanacağını ifade ediyor. Torun’un bakış açısı ve perspektifi, Kocaeli’nin geleceğine dair önemli bir yaklaşım sunuyor.

Kocaeli’nin Yeniden Doğuşu: Kentteki Değişim ve Gelecek İçin Umut

Torun, Kocaeli’nin tarihini ve geleceğini bir araya getirerek şehrin yeniden doğuşunu müjdeliyor. Şehrin kültürel mirasını koruyarak ve gelecek nesillere aktararak, kentin canlanmasını sağlayacak projelerin hayata geçirilmesini öneriyor. Genç istihdamını artıracak, eğitim projeleri geliştirecek ve hoşgörü kültürünü yaygınlaştıracak adımların atılması gerektiğini vurguluyor.

“Bu kent Türkiye’nin aslında en eski kentlerinden biri, Roma İmparatorluğu’nun başkentlik yapmış bir şehir.” diyen Torun açıklamasına şöyle devam ediyor:
“Kentin tarihinden dolayı, çok önemli bir hazinenin üzerindeyiz. Bu bize aynı zamanda bir turizm ekonomisi de kazandırabilir. Osmanlı Dönemi ve Cumhuriyet Dönemi ile geçmişiyle ve geleceğiyle harika bir kent burası. Tüm bunları iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Kültürel mirası korumak, yapıları korumak, kültürü ve hoşgörüyü bu kente yeniden kazandırmak bizim görevimizdir. Kenti bir tasarım kenti, sürdürülebilir bir kent haline dönüştürmek ve tüm kent halkının bu değişime ayak uydurması çok önemlidir. Bu kent sanayi kenti kavramının çok ötesine taşınmalıdır. Bu da kültür kenti, teknoloji kenti, tarım kenti, eğlence kenti, turizm kenti ve Türkiye’nin en yaşanabilir kenti gibi birçok kavramın eklenmesiyle olacaktır. Öncelikle tarih bilinci, kültür ve hoşgörü benim için taşıdığı önemi vurguluyor. Festivaller, etkinlikler, fuarlar, konferanslar ile cazibe merkezi olabiliriz ve tüm bunlar bize istihdam sağlar. Güzellik sağlar ve geleceğe mutlu bakan bir şehirli halk sağlar. Yani Kocaeli’nin Yeniden Doğuşu: Kentteki Değişim ve Gelecek İçin Umut sağlar.”

Kocaeli’ni neden tercih ettiniz?

Kocaeli benim için sadece bir şehir değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi ve kimliği temsil ediyor. Şehre olan bağlılığım ve sorumluluğum, beni bu göreve aday olmaya yönlendiren en önemli etkenlerden biri olarak öne çıkıyor. 11 yaşında kente geldim ve o günden bu yana sürekli olarak çalıştım. Kentte çeşitli işlerde çalışarak, sürekli kendini geliştiren ve okuyan bir insan oldum. Kocaeli’ndeki birçok projede adımın bulunduğunu ve çeşitli kuruluşlara hizmet verdiğimi söyleyebilirim.

Kocaeli sanayi ve ticaret potansiyeliyle olduğu kadar kültürel ve sosyal zenginlikleriyle de öne çıkıyor. Sevdiğimi ve bağlılık hissettiğim bu şehir artık İstanbul’un gölgesinde kalmış durumda. Geçmişte insanlar Kocaeli’ne gezmeye gelirlerdi ancak bu tamamen değişmiş durumda.  Eskişehir geçmişini koruyarak ve geleceğe taşıyarak başarılı oldu. Kocaeli’nin ise var olanları yıkarak, kaybederek ve yasaklayarak adil olmayan bir süreç yaşadığını düşünüyorum ve bunun için aday oldum.

Ayrıca, Kocaelispor gibi bir efsane takımın amatör kümeye düşmesinin de haklı olmadığını düşünüyorum. Şehirdeki bu tür sorunların çözülmesi için aday oldum ve bu konuda söyleyecek sözlerim var.

Bağımsız Aday Olma Kararı…

Geleneksel siyasetten neden uzaklaştınız?

Geleneksel siyasetin sınırlarını aşarak, bağımsız bir aday olarak sahneye çıkmak istedim. Kocaeli’ni kurtarmak için siyaset üstü bir yaklaşım benimsedim. Elbette benim de bir siyasi duruşum ve düşüncem var, fakat Türkiye’de hiçbir partiye yakınlık duymuyorum, duyamıyorum. Aslında bu biraz da şöyle oluyor; okumak ve dünyayı görmekle alakalı. Bizim çocukluğumuz ve gençliğimizle şu andaki durum arasında dağlar kadar fark var. Partiler ve parti yöneticileri bence daha bilgisiz insanlardan oluşuyor ve gençler daha bilgili bilgiye daha kolay ulaşıyor. Ben siyasetin gençlerin eline geçmesini talep edenlerdenim ve hatta seçilme yaşının partilerde 62’ye indirilmesini istiyorum. 62 yaşında seçilmiş bir siyasetçi, 66 yaşından sonra emekli olmalıdır ve siyaseti gençlere bırakmalıdır. Kemal Kılıçdaroğlu bu anlamda bu işe iyi bir örnektir. Yanlış yaptı ve Kemal bey eminim ki şu anda ve gelecek yıllarda hiç iyi anılmayacaktır. Ayrıca sürekli seçim kaybeden bir liderin belirli bir süre sonra bu işi bırakması çok önemlidir. Türkiye’de herkes 50 yaşında emekli oluyor ve daha sonraki süreçte siyasete girmeye çalışıyor ve ölünceye kadar siyasette oluyorlar. Bu yanlış bir tercih. Ben Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul’u yönetmesini sevdim. Gerçekten de bir değişim gösterdi çünkü İstanbul’da nerdeyse 25 yıldır bir değişim ve yenilik gelmemişti. Ama son 5 yılda İstanbul kendini aştı. O dönemdeki kaynakların nerelere kullanıldığını görmüş olduk. Aynı şey Kocaeli için de geçerli. 20 yıldır Kocaeli’yi AKP yönetiyor ve 20 yıldır kentin kaynakları nereye kullanıldı bilmiyoruz ve Kocaeli Belediyesi hem en zengin hem de en borçlu bir kent nasıl oluyor, bilemiyoruz. Bunu seçimi kazandıktan sonra halka ve yurttaşlara anlatacağız.

Geçmiş yıllardaki liderler tamamen farklıydı ama bugün bir lider de kolay yetişmiyor. Ayrıca sağ ve sol denilen unsurlar da güç kaybetti ve bazı konularda kimin solcu, kimin sağcı, kimin muhafazakar, kimin muhalif olduğunu anlayamıyorsunuz. Dediğim gibi tabii ki benim de bir siyasi düşüncem ve duruşum var ama ben herkese eşit mesafede duran bir sosyal demokratım ve parti ayrımı, ırk, din, cinsiyet, şehir, bölge ayrımı yapmadan herkese demokratça ve düzgün bir şekilde yaklaşmayı daha uygun görüyorum. Emekten yanayım ama aynı zamanda bir iş insanı olarak da farklı bir bakış açım var. İngiltere bu anlamda çok güzel bir örnek ve demokrasinin beşiği diyebiliriz. Burada aslında çok güzel 2 parti var ama hiçbir ayrımcılığa uğramıyorsunuz ve memurlar siyasetçilerin hep uzaktadır. Hiç kimse hata yapamaz. O partili veya bu partili ayrımı yapılmaz. Ben bu örneği çok seviyorum ve bunu Kocaeli’ye taşımak istiyorum.

Londra Belediye Başkanı Sadık Khan ile de 4 yıl önce tanıştım ve bu süreçte kendisinin de desteğini aldım. İngiltere’den Türkiye’ye taşıyacağımız birçok farklı model var. Bütün bunları anlatmak istiyorum. Ve partiler arası çekişmelere ve kısıtlamalara takılmadan, doğrudan şehrimizin sorunlarına odaklanmak istedim. Bağımsız bir aday olarak, tüm Kocaeli halkının temsilcisi olmak ve şehrimizin geleceğini hep birlikte şekillendirmek istiyorum.

Gençler için, kadınlar için, kararsızlar için ve parti politikalarından bıkanlar için tek ve farklı öneriler sunacağım. Bu kenti ileriye taşımak isteyenler için alternatif politikalar üretmek benim işim. Kenti birlikte yönetebileceğiz, arkadaşların bana katılmalarını ve bana destek vermelerini bekliyorum ve birlikte başarabiliriz. Zincirlerimizi kırabiliriz. Kocaeli harika bir şehir ve Kocaeli’nde yaşayanlar da harika insanlar, yeter ki fabrika ayarlarımıza geri dönebilelim.

Londra Deneyimi ve Uluslararası Bakış Açısı

Neden Kocaeli’ne geri döndünüz?

Londra’da yaşadığım süre, benim için çok hızlı bir gelişim dönemi oldu. Türkiye’de Acıbadem Grubu’nda kurumsal iletişim ve uluslararası hasta hizmetleri alanlarında görevler aldım. Aynı dönemde ajansımızda farklı hastane grupları ve kliniklere odaklandık. Örneğin, Okan Üniversitesi Hastanesi’nin tüm kuruluş sürecinde bulundum, Amerikan Hastanesi, Koç Üniversitesi Hastanesi, Liv Hospital ve birçok farklı klinik ve hastane grubu ile çalıştım. Diğer yandan, kurumsal yayıncılık işlerini de yürüttük. Kocaeli’nde olduğumuz dönemde de birçok markaya ve sektöre hizmet verdik, ancak son 15 yılda sağlık alanında uzmanlaştım.

İngiltere’ye gelince, burada sağlık turizmi alanında iletişim ve danışmanlık hizmetleri vermeye başladım, ardından Turkish British adında bir dergi çıkardım. Bu, benim için Londra’ya hızlı bir şekilde entegre olmamı sağladı ve farklı bir perspektif kazandırdı. Sonrasında teknoloji ve oyun şirketlerine danışmanlık hizmetleri sunmaya başladım. Start-up şirketlerin yatırımcılarla buluşmalarına ve pazarlama çalışmalarına destek verdim. Dergimizi yaratıcı ve kültürel endüstriler alanında yayın yapan bir platforma dönüştürdük ve İngiltere’de kabul gören, takip edilen ve geniş bir iletişim ağına sahip bir medya topluluğu haline geldik. Bu üç farklı alan, bana muazzam bir bilgi birikimi, deneyim ve ağ sağladı.

Şimdi, ana uzmanlık alanlarım olan sağlık, yaratıcı ve kültürel endüstriler ile teknoloji şirketlerini Kocaeli için uyarlamayı amaçlıyorum. Bu alanlar, hem Kocaeli’nin geleceği için hem de istihdam ve cazibe merkezi olma potansiyeli açısından önemlidir. Bu kentin en büyük ihtiyacı, uluslararası bağlantıların merkezi olması ve yeni kavramlarla tanışarak ileriye taşınmasıdır. Bu alanda birçok farklı iş fırsatı ve proje var ve herkese yeni alanlar açabiliriz.

Ulusal deneyimlerim ve farklı kültürlerle olan etkileşimimle, Kocaeli’ye uluslararası bir bakış açısı getirmeyi hedefliyorum. “Kocaeli’nin sadece yerel değil, aynı zamanda küresel bir vizyona ihtiyacı var. Uluslararası tecrübelerimle, şehrimizin kültürel ve ekonomik potansiyelini daha iyi değerlendirebileceğimize inanıyorum” diyerek, kentin geleceği için umutlu bir tablo çiziyorum.

Londra’da geçirdiğim 7 yıl boyunca birçok farklı insanla tanıştım ve arkadaş oldum, ayrıca çeşitli networklere katıldım. Örneğin, Londra Belediye Başkanı Sadiq Khan ve bazı bakanlar, politikacılar, milletvekilleri, iş insanları ve yatırımcılarla tanıştım. Tüm bunlar, bağımsız başkan adaylığı için yönlendiren etkilerin başında geldi. Kocaeli, bu yüzden farklı bir girişimci ve lideri hak ediyor ve Kocaeli’yi geleceğe taşıyabiliriz.

Eğitim, Adalet ve Barışın Öncelikleriniz. Neden Bu Konulara Odaklanıyorsunuz?

Fevzi Kemal Torun, Kocaeli’nin en büyük sorunlarının adaletsizlik ve eşitsizlik olduğunu vurguluyor. Türkiye’nin yönetimindeki sorunlara dikkat çekerken, adaletin önemine vurgu yapıyor. Adaletin, hırsızlık yapan, çevreyi kirleten, vergisini ödemeyen ve işini kötüye kullanan kişilerin hesap verebilirliğini sağlamak için kritik olduğunu savunuyor. Emekçilerin ve savunmasızların adaletten faydalanamadığı bir ortamda, toplum arasında kutuplaşmanın arttığına işaret ediyor.

Kocaeli’nin sorunlarına odaklanırken, eğitim, adalet ve barışın öncelikli konular olduğunu belirtiyor. Eğitimin, toplumun gelişimi için temel bir unsura işaret ederken, adaletin de şehirdeki huzur ve refah için elzem olduğunu vurguluyor. Bu temel unsurlara odaklanarak, Kocaeli’nin geleceğini şekillendirmeyi hedefliyor.

Torun’un ifadelerine göre, şehirdeki adaletsizlik ve eşitsizlik sorunlarına çözüm bulmak, toplumsal hoşgörü ve barışı sağlamak için çaba göstermek önemlidir. Bu sayede kente ve ülkeye barışın ve adaletin yayılmasını sağlamayı amaçlıyor.

Fevzi Kemal Torun, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu yönetim sorunlarını vurgulayarak, yetkilerin tek bir elde toplanmasının adaletsiz bir ortamı doğurduğunu ifade ediyor. Adaletin tarafsızlığının önemine vurgu yaparak, çalanların, işini kötüye kullananların ve çevreyi kirletenlerin adaletin arkasına saklandığını belirtiyor. Adaletsizlik ve eşitsizlik nedeniyle toplum arasında kutuplaşmanın arttığını dile getiriyor.

Kocaeli’nin karşı karşıya olduğu sorunlara odaklanırken, adil, eşitlikçi ve sürdürülebilir bir yaklaşım benimsediğini belirtiyor. Adaletsizlik ve eşitsizliğin şehrin en büyük sorunlarından biri olduğunu söyleyerek, bu konularda çaba göstereceğini ifade ediyor. Torun, eğitim, adalet ve barışın Kocaeli’nin temel öncelikleri olduğunu vurgulayarak, bu unsurların toplumun gelişimi için vazgeçilmez olduğunu söylüyor. Eğitimin, şehrin geleceğini şekillendirmede önemli bir rol oynadığını belirtirken, adaletin ve barışın da şehrin huzur ve refahı için elzem olduğunu vurguluyor.

Bağımsız Adayların Seçilme Şansı ve Güven:

Fevzi Kemal Torun, bağımsız adayların seçilme şansının artırılması gerektiğine ve seçim sürecinde güvenin sağlanması için önlemler alınması gerektiğine dikkat çekiyor. Parti çıkarlarından bağımsız olarak, adil ve şeffaf bir seçim sürecinin sağlanması gerektiğini savunuyor. Türkiye’nin iki kutuplu bir yapıya sıkıştığını ve bu durumun halkı zorladığını belirtiyor. Siyasi partiler arasında demokrasinin olmadığını ve adaylık süreçlerinin rant odaklı olduğunu ifade ediyor.

Torun, ülkede son 20 yılda ahlaki, sosyal ve kültürel olarak gerileme yaşandığını, hoşgörüsüzlüğün arttığını ve demokrasi adına geriye gidildiğini dile getiriyor. Ayrıca, ekonomik zorluklar ve yüksek fiyatlar nedeniyle halkın yaşam mücadelesi verdiğini vurguluyor. Bağımsız aday olarak küçük bir bütçeyle seçime girdiğini belirten Torun, ülkenin derin yoksulluk ve siyasi çürümüşlük ile mücadele ettiği bir dönemde bağımsız adayların daha adil ve alternatif politikalar önerebildiğini ifade ediyor.

Kocaeli gibi büyük bir şehirde yönetimin şeffaflaştırılması ve hesap verebilir bir sistem oluşturulması gerektiğini vurgulayan Torun, desteklerin önemine dikkat çekiyor. Hangi partiye mensup olursa olsun, değişim ve yenilik için adayları incelemeye ve güven duyulan adaylara destek vermeye çağrıda bulunuyor.

20 Yılda Yaşanan Kayıplar ve Değişim:

Kocaeli, Türkiye’nin yüzölçümü açısından küçük olmasına rağmen ülkeye büyük katkılar sağlayan önemli bir şehirdir. Türkiye’nin İstanbul’dan sonraki en kozmopolit şehirlerinden biri olarak jeopolitik açıdan da büyük öneme sahiptir. Tarih, sanayi ve kültür açısından zengin bir geçmişe sahip olan Kocaeli, aynı zamanda bir hayal şehridir ve dünyanın sayılı harika şehirlerinden biri olabilir potansiyele sahiptir.

Ancak, şehir son yıllarda yaşadığı deprem ve diğer zorluklarla mücadele etmiş ve bazı kayıplar yaşamıştır. Özellikle son 20 yılda, belediyenin yönetimindeki eksiklikler ve adaletsizlikler nedeniyle şehirde önemli değişimler yaşanmıştır. Sefa Sirmen döneminde yapılan projeler üzerine yeni bir bakış açısı getirilmemiş ve şehirde hoşgörüsüzlük ve karabulutlar hakim olmuştur.

Fevzi Kemal Torun, Kocaeli’nin yaşadığı değişim ve kayıpları değerlendirirken, şehrin potansiyelini fark etmiş ve bu kayıpları telafi etmek için kararlı bir şekilde çalışacağını belirtiyor. Gençler, kadınlar ve tüm çalışanlar umutsuz hale gelmişken, şehir rant uğruna talan edilmiş ve kültür yok edilmiştir. Ancak, Torun ve ekibi, şehri yeniden inşa etme arzusuyla hareket ediyorlar.

Torun’un vizyonu, belediye çalışanlarından başkanına kadar partisiz bir yönetim ve hoşgörü kültürünün şehre geri dönmesiyle şekilleniyor. Dijital belediyecilik döneminin başlayacağına inanan Torun, Kocaeli’nin Cumhuriyetin 100. yılında dünya kentleri listesinde yer alacağına olan inancını dile getiriyor. Turizmden yaratıcı endüstrilere, dijital teknolojilere ve bilime kadar çeşitli alanlarda muhteşem bir şehir olma vizyonuyla hareket ediyor.

Ancak, bu vizyonun hayata geçirilmesinde ikonik yapıların ve kültür merkezlerinin önemi büyüktür. Kocaeli’nin tarihi mirasını korumak ve geleceğe taşımak için, şehrin simgeleri olan yapılar ve kültür merkezleri önemlidir. Ancak, Sabancı Kültür Merkezi gibi değerli yapıların yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olması endişe vericidir. Bu tür ikonik yapıların korunması ve restore edilmesi gerekmektedir.

Sefa Sirmen döneminde yapılan Kocaeli Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi gibi büyük projelerin de atıl durumda olması, şehrin potansiyelinin kullanılmadığını göstermektedir. Torun, bu tür değerli yapıları canlandırarak şehrin kültürel ve ekonomik yaşamına katkı sağlamayı hedeflemektedir.

Kocaeli’nin tarihi ve kültürel mirasının gelecekteki vizyonunu değerlendiren Torun, şehrin geçmişini anlamak ve geleceğe taşımak için önemli adımların atılması gerektiğini belirtiyor. Kentin tarihi dokusunu koruyarak, gelecek nesillere daha iyi bir yaşam ortamı ve kültürel miras bırakmayı hedefliyor. Rumların, Ermenilerin ve Türklerin ortak yaşam alanlarını ve tarihini ön plana çıkararak, şehrin kimliğini güçlendirmeyi amaçlıyor. Bu doğrultuda, turizm, tarih ekonomisi ve kültür endüstrisinin geliştirilmesiyle şehrin geleceğine katkı sağlamayı planlıyor.

Genç İstihdamı, Eğitim Projeleri ve geleceğe bakış

Fevzi Kemal Torun, gençlerin istihdam edilmesi ve eğitimlerinin desteklenmesi gerektiğine dair net bir vizyona sahiptir. Kocaeli’nde gençlerin geleceklerine umutla bakabilmeleri için iş imkanlarının artırılması ve eğitim projelerinin hayata geçirilmesi gerektiğini vurgular.

Bu doğrultuda, genç girişimcilerin desteklenmesi ve eğitim olanaklarının geliştirilmesi için çalışacaklarını belirtir. Kanunlar çerçevesinde eğitime önem vereceklerini ve herkesin en az lise mezunu olmasını destekleyeceklerini ifade eder. Ayrıca, lise öğrencilerinden itibaren mesleki sertifika programları başlatarak gençlerin iş garantili eğitim almasını sağlayacaklarını söyler.

Kocaeli’nin dil bilim merkezi olması için dil kurslarına öncelik vereceklerini dile getirir. Mesleki eğitimler, dijital eğitimler, pazarlama ve ticaret alanında eğitimler gibi çeşitli alanlarda programlar başlatacaklarını belirtir. Ayrıca, Türkiye’de örnek olacak bir part-time çalışma modeli başlatacaklarını ve gençlerin haftalık 20 saat çalışma hakkına sahip olacaklarını ifade eder.

İşe yerleşimde tarafsız bir yaklaşım benimseyeceklerini ve fotoğrafsız CV’ler ile iş başvurularını değerlendireceklerini belirtir. Herkesin dil, din, yaş, renk veya bölge ayrımı yapılmaksızın işe alınmasını sağlayacaklarını ve bu modelin Kocaeli’nde ilk olarak uygulanacağını söyler.

Girişimcilere ve kadınlara iş fırsatları ve girişimcilik ekosistemi getireceklerini ifade eder. İş geliştirme ve girişimcilik bölümü kuracaklarını ve girişimci olmak isteyen herkese mentörlük ve iş geliştirme desteği sağlayacaklarını dile getirir.

Sonuç olarak, Fevzi Kemal Torun’un gençlerin istihdamı ve eğitimi konusundaki vizyonu oldukça kapsamlıdır ve geleceğe yönelik umut verici bir yaklaşımı temsil eder.

Emekliler için yeni bir dönem başlatacağız

Fevzi Kemal Torun, emekliler için yeni bir dönem başlatmayı hedefliyor. Özellikle son 40 yılda köyden kente yapılan göçlerle birlikte emeklilerin yaşam koşulları zorlaşmıştır. Bu nedenle, emekliler için konforlu ve huzurlu bir yaşam alanı oluşturmayı planlıyor.

Bu kapsamda, emeklilere özel az katlı evlerin bulunduğu ve köy yaşamının rahatlığını sunan bir model geliştireceklerini belirtir. Bahçeleri olan evler, kütüphaneler, doğaya yakın ve sakin bir çevrede yaşama imkanı sunan bu evler emekliler için ideal bir yaşam alanı olacak. Ancak, bu modelin huzurevlerinden farklı olduğunu vurgular ve emeklilerin kendi yaşam tarzlarına uygun bir şekilde tasarlandığını ifade eder.

Ayrıca, emeklilerin kent yaşamında karşılaştıkları sorunlara da çözüm getireceklerini söyler. Kent görüntüsünü rahatsız eden yapıları düzenleyerek, şehrin estetik ve düzenini sağlamayı amaçlar. Boyasız ve bakımsız evlerin düzeltilmesi, çevreye duyarlı bir kent oluşturulması için çaba harcayacaklarını dile getirir.

Sonuç olarak, Fevzi Kemal Torun’un emekliler için öngördüğü yaşam modeli, onların konforlu ve huzurlu bir yaşam sürmelerini sağlamayı amaçlayan kapsamlı bir yaklaşımı temsil ediyor. Bu model, emeklilerin ihtiyaçlarına uygun olarak tasarlanmış ve onların yaşam kalitesini artırmayı hedefliyor.

 

 

 

Categories: Kocaeli, Röportajlar ve Medya
fevzitorun

Written by:fevzitorun All posts by the author

Ben Fevzi Kemal Torun, 1973 Artvin doğumlu bir iletişim tasarımcısı ve danışmanıyım. Hayatımın farklı dönemlerinde edindiğim zengin kültürel deneyimlerle, Kocaeli ve İstanbul’da birikim kazandım ve şimdi bu birikimi Londra’dan global bir perspektifle paylaşıyorum. 35 yıla yakın süren profesyonel kariyerim boyunca, reklamcılık, tasarım ve iletişim alanlarında kendimi sürekli geliştirdim. Bir girişimci, mentor ve sanat ile kültürel projelerin destekçisi olarak, yaratıcılık ve inovasyonun sınırlarını zorlamaya odaklandım. Şimdi hem Birleşik Krallık't hem de Türkiye'de başta sağlık iletşimi olmak üzere birçok kişi ve krurluşa iletişim danışmanlığı dijital pazarlama ve içeirk hizmetlerinden oluşan ajans hizmetleri veriyorum ve Turkish Biritsh Magazine isimli bir dergi yayınlıyorum. www.tbmag.co.uk ve www.theconnective.uk'yi takip edin.

Leave a reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Çerez Bildirimi

Web sitemizde çerezler kullanılmaktadır. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz bundan memnun olduğunuzu varsayacağız.